Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) sağlık tanımına bakıldığında “sağlık, herhangi bir hastalık ve güçsüzlük halinin olmaması ve bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma durumudur” şeklinde tanımlanmıştır. HIV ve AIDS bu tanım ışığında incelendiğinde geç tanı veya tedavi ile virüslerin baskılanmadığı durumlarda hastalık ve güçsüzlük halinin olması, bedenen ve ruhen bozulmaların ve sosyal izolasyonun olması anlamında önemli bir yere sahiptir. HIV enfeksiyonu yeni nesil ilaçlar ile birlikte virüslerin baskılanarak tedavi edilebilir –virüsler tamamen yok olmaz ama uyku haline geçer- bir hastalık olarak bilinmektedir. HIV ve AIDS hastalığı hakkında birçok akademik çalışmalar yürütülmüştür fakat yeterli olmadığı söylenebilir. Bu metin kapsamında, HIV ve AIDS virüsü hakkında yapılan akademik çalışmalar ve gelişmelere yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: HIV, AIDS, toplumsal cinsiyet rolleri, öz-yeterlilik, cinsel heyecan arama.
Riskli Davranışların HIV ve AIDS’e Etkisi
Başlarda eşcinsel hastalığı (Geylerle ilişkili Bağışıklık Eksikliği Sendromu) olarak bilinen HIV enfeksiyonu ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde 1981 yılında ortaya çıkmıştır. Türkiye’de ise ilk enfeksiyon bildirimi 1985 yılında olmuştur. HIV kelimesi açılım olarak “Human Immunodeficiency Virus (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü)” anlamına gelmektedir. Diğer bir değişle bağışıklık sisteminin zamanla zayıflamasına neden olan bir virüstür. HIV pozitif kişiler “HIV pozitif”, “HIV ile yaşayan” veya “HIV ile enfekte” olarak adlandırılır.
AIDS ise, “Acquired Immunodeficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu” olarak bilinmektedir. HIV enfeksiyonun tedavi edilmemesi durumunda zamanla bağışıklık sistemini yetersiz hale getirmesiyle başlayan ve hastalık belirtilerinin başladığı zamana verilen isimdir. HIV enfeksiyonu, kişinin bağışıklık sistemine doğrudan zarar vermektedir. HIV enfeksiyonunun tedavi ile birlikte baskılanmaması halinde, bağışıklık sistemi zayıflar ve sonrasında çıkan hastalıklar bütününe AIDS adı verilir.
Kişinin vücuduna HIV enfeksiyonu girdikten sonra, uzun seneler herhangi bir belirti göstermeksizin kişinin bağışıklık sisteminde varlığını sürdürebilir. Erken dönem tanı ve medikal tedaviye başlayan HIV ile enfekte kişiler, sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmektedir ve AIDS evresine geçmemektedir. Geç dönem tanı almış HIV ile enfekte kişiler dahi ilaç tedavisi ile birlikte sağlığına kavuşabilmektedir ve AIDS evresinden HIV evresine geçebilmektedir. Virüsün vücuda enfekte olmasından sonra, kişide başlayan farklı hastalık belirtileri ortaya çıkmaktadır. Bunun ile birlikte AIDS evresine kadar geçen süreçte yedi evre bulunmaktadır. Bunlardan ilk evre olan HIV’in bulaşması ve sırasıyla Birincil HIV enfeksiyonu (Akut HIV enfeksiyonu), Serokonversiyon, Asemptomatik dönem (bulgusuz dönem), Erken semptomatik dönem (erken bulgulu dönem), Geç semptomatik dönem (AIDS) ve son evre olan İleri evredir (1).
HIV Virüsünün Bulaşma Yolları
HIV enfeksiyonunun bulaşma ihtimali göreceli olarak düşüktür. HIV enfeksiyonu korunmasız cinsel ilişki, anneden bebeğe ve kan ve kan ürünleri teması sonrasında bulaşabilir. Dünya’da en sık bulaş riski korunmasız cinsel birleşme sonrasında olmaktadır (2). Cinsel yönelim yönünden bakıldığında gelişmemiş ülkelerde heteroseksüel ilişki yoluyla bulaş görülürken, gelişmiş ülkelerde homoseksüel temasın ön planda olduğu görülmektedir.
Vajinal cinsel birleşme ile HIV enfeksiyonu bulaş riskinin her ilişki için 5-20/10.000 arasında olduğu bilinmektedir (3). Korunmasız cinsel temas yollarına bakıldığında HIV risk oranları; vajinal ilişkide kadının riski 1/1000, vajinal ilişkide erkeğin riski 1/10.000, anal ilişkide alıcının riski 1/30-100, anal ilişkide vericinin riski 1/1000, oral ilişkide ise alıcının riski 1/1000 olduğu ifade edilmektedir (4).
HIV enfeksiyonu ve tanısı 1985 yılından beri HIV ELISA yöntemi ile test edilmektedir. Enfeksiyon ve antikor yanıtının oluşması arasında pencere periyodu denilen dönem bulunmaktadır ve bu dönem yaklaşık 1-2 hafta sürmektedir. Bu süreçte verilen kan örneklerinde ELISA (doğrulama) testinin sonucu negatif olarak yanlış çıkabilir. Bazı gelişmiş ülkelerde p24 antijen testi de ELISA testine ek olarak kullanmaktadır, bu yöntem ile pencere periyodu daha kısa bir süreye (6 gün kadar) indirilebilir (5).
Riskli Cinsel Davranışlar
HIV ve AIDS’e sebep olan bazı riskli cinsel davranışlar ile kültürel ve psikososyal etmenlerin ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bunlardan bazıları; toplumsal cinsiyet rolleri, enfeksiyondan korunmada öz-yeterlilik, cinsel heyecan arama ve HIV/AIDS hakkında bilgi düzeyidir.
Toplumsal Cinsiyet Rolleri
Toplumsal cinsiyet rolleri açısından bakıldığında erkekliğe yüklenen roller ile birlikte erkeksiliğin cinsel risk alma bağlamında etkili olduğu görülmektedir. Erkeğin kadın üzerinde egemenlik kurması, nadir kondom kullanımı ya da kondom kullanmadan cinsel birleşme eylemi, sık cinsel ilişki, alkol-madde kullanımı ve tek gecelik-geçici cinsel birleşmeler yaşaması ile cinsel yolla bulaşan hastalıklara daha çok maruz kaldığı ilişkili bulunmuştur (6). Kıylıoğlu toplumsal cinsiyet rollerinin kadın-erkek eşitsizliğine etkisinden bahsetmiştir. Bu yönüyle toplumsal cinsiyet rolleri ve atıflarının kadınlarda HIV riskinin artmasına sebep olduğu düşünülmüştür. Ekonomik yönden bağımsız olan kadınların; cinsel birleşme sırasında kondom kullanımı ile ilgili karar verememe, eş şiddetine maruz kalma, yaş olarak büyük kişiler ile ilişkiye girmenin riskli davranışlar ile ilişkili olduğu bulunmuştur (7).
AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlilik
Bandura tarafından tanımlanın öz-yeterlilik kavramı bireyin istediği sonuca ulaşabilmesi için gerekli olan davranışları yapıp yapamayacağı hakkında yaptığı öz-değerlendirmesi olarak ifade edilmiştir. Riskli cinsel davranışlar ile bağlantılı olan bir diğer etmen ise bireyin HIV ve AIDS’ten korunmasında öz-yeterliliğidir (8). Tayland’ta 92 HIV ile enfekte olan, 14-21 yaş aralığında bulunan genç katılımcılar ile yapılan çalışmada cinsel öz-yeterliliğin cinsel eylemde bulunma, son 6 ay içerisinde alkol-madde kullanımı ve çok partnerli cinsel ilişkilerde bulunma yönünden risk davranışları ile negatif yönde ilişkili olduğu saptanmıştır (9).
Cinsel Heyecan Arama
Yapılan çalışmalarda kişilerin heyecan arama düzeylerinin riskli cinsel davranış ve bireylere karşı düşmanca davranış gibi bazı tehlikeli eylemlerce ilişkili olabileceği bulunmuştur (10). Heyecan arama teriminin HIV ve AIDS riski ile doğrudan ilişkili olmadığı bulunarak cinsel heyecan arama kavramı ortaya atılmıştır. Yirmialtı araştırmadan özetlenen bir derleme yazısına bakıldığında HIV ile enfekte, taşıyıcı olan ve AIDS hastalarından oluşan çalışmada, korunmasız cinsel ilişki ile cinsel heyecan aramanın doğrudan ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır (11). Türkiye’de yapılan başka bir araştırmada ise lisans öğrencileri ile yapılan bir araştırmada katılımcıların kondom kullanma sıklığı ile cinsel heyecan arama düzeylerinin ilişkili olmadığı, ancak tek gecelik ilişkilerde, benzer dönemde girilen çoklu partnerli ilişkilerde, cinsel birleşmeden önce alkol veya madde kullanımı sıklığı gibi riskli cinsel davranışlar ile pozitif yönde bağlantı olduğu saptanmıştır (12).
HIV ve AIDS Bilgisi
HIV ve AIDS’in hangi yollar ile bulaşabileceği hakkında yeterli düzeyde bilgi sahibi olan kişilerin bu tarz riskli davranışlardan uzak durması beklenmektedir. Ölümcül sonuçları olabileceği düşünüldüğü zaman kişinin hastalığa sebep olabilecek davranışlardan kaçınması için bu yönde korunma hakkında eğitim programları hazırlanmakta, kişiler bilgilendirilmekte ve yeterli bilgiye sahip oldukları takdirde bireylerin bu tarz riskli cinsel eylemlerden uzak durması beklenmektedir. HIV ve AIDS hakkında bilgi düzeylerinin ölçüldüğü ve Tayvanlı lisans öğrencilerinin bulunduğu bir araştırmada, öğrencilerden %48’i virüslü spermden geçebileceği bilgisine sahip olmasına karşın, ortalama %25 katılımcının sivrisinek ısırığı, tuvalet veya yüzme havuzundan HIV enfeksiyonun bulaşabileceğine dair bulgular bulunmuştur (13). Türkiye’deki lisans öğrencilerine yapılan araştırmada ise öğrencilerin HIV ve AIDS hakkında bilgi düzeylerinin iyi olduğu fakat buna rağmen doğru bilgilerin davranışlarına ve tutumlarına yeterli derecede yansımadığı, bu kişilerin riskli cinsel davranışlarda bulunmaya devam ettiği bulunmuştur (14).
Kaynaklar
-
Bahar, A., Gökengin, D., Tigen, E. T., Tanış, F., & Kayar, H. (2015). Pozitif Yaşamak. İstanbul: Promat Basım Yayın, sayfa: 13-15.
- UNAIDS. AIDS Epidemic update, December 2003. Geneva,WHO/UNAIDS.
- Garcia MT, Figueiredo RM, Moretti ML, Resende MR, Bedoni AJ, Papaiordanou PM. Postexposure prophylaxis after sexual assaults: a prospective cohort study. Sex Transm Dis. 2005 Apr; 32(4): 214-9.
- Kırmızı Kurdele: https://www.kirmizikurdele.org/hivbulasyollari (2018, Mayıs 1) adresinden alındı.
- Lackritz EM, Satten GA, Aberle-Grasse J, Dodd RY , Raimondi VP , Janssen RS, Lewis WF, Notari EP 4th, Petersen LR. Estimated risk of transmission of the human immunodeficiency virus by screened blood in the United States. N Engl J Med. 1995 Dec 28;333(26):1721-5.
- Greig A, Peacock D, Jewkes R, Msimang S (2008) Gender and AIDS: time to act. AIDS, 22:35–43.
- Kıylıoğlu L (2015) Toplumsal cinsiyet rolleri ve kadının HIV riski. Sosyal Hizmet Sempozyumu, 26-28 Kasım 2015 Manisa, Türkiye. Sempozyum Özet Kitabı sayfa: 279-280.
- Gallagher MW (2012) Self–Efficacy. In Encyclopedia of Human Behavior, 2nd ed. (Eds VS Ramachandran):315-320. London, Academic Press.
- Viseskul N, Fongkaew W, Settheekul S, Grimes RM (2013) Factors related to sexual self–efficacy among Thai youth living with HIV/AIDS. J Int Assoc Provid AIDS Care, 00: 1-5.
- Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2016; 8(4):367-379 doi: 10.18863/pgy.253441
- Shuper PA, Jonarchi N, Rehm J (2014) Personality as a predictor of unprotected sexual behavior among people living with HIV/AIDS: a systematic review. AIDS Behav, 18:398–410.
- Kıylıoğlu L (2013) Cinsel heyecan arama ölçeği: Türkçeye uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışması. Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi, 2(1-3):41-54.
- Tung WC, Ding K, Farmer S (2008) Knowledge, attitudes, and behaviors related to HIV and AIDS among college students in Taiwan. J Assoc Nurses AIDS Care, 19:397–408.
- Özdemir M, Feyzioğlu B, Doğan M, Maykan M, Baysal B (2006) Üniversite öğrencilerinin HIV/AIDS hakkındaki bilgi düzeyi ve tutumlarının değerlendirilmesi. Türk HIV/AIDS Dergisi, 9:10-16

